ELİFCE İLE GEZİ REHBERİM: ANADOLU’NUN İZİNDE AVRUPA’NIN TARİHİNE YOLCULUK
Elifce ile Gezi Rehberim köşeme başlamadan önce başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 24 Kasım Öğretmenler gününüzü kutluyorum.
Tekirdağ Batı Trakya Gazeteciler Derneği iki günlük Yunanistan ve Bulgaristan’ı içine alan bir gezi düzenledi. 44 kişilik bir heyet ile programa katıldık.
Bu yüzden bu yıl farklı bir 24 Kasım oldu benim için. 24 Kasım Öğretmenler gününde Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etme fırsatım oldu.
Gezinin ilk gününden kısaca bahsetmek istiyorum...
Selanik şehrine sabah saatlerinde vardık. İlk durağımız Aziz Dimitri kilisesi oldu. Oradaki kısa fotoğraf molamızdan sonra Atatürk evine doğru yolumuza devam ettik.
Müze açılış saatine kadar sokaklarda gezme imkanınız oluyor. Evin etrafında bulunan kafelerde oturup kahve içebilir oraya özgü kavala kurabiyeleri satın alabilirsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik'te doğduğu ev, şu anda müze olarak kullanılıyor. 1881 yılında inşa edilen bu pembe ev, Atatürk'ün çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği yer. Selanik, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bir şehir olduğu için, Atatürk'ün doğduğu ev Osmanlı mimarisinin etkilerini taşıyor.
Evin içinde, Atatürk'ün gençlik yıllarına ait eşyalar, fotoğraflar ve belgeler sergileniyor. Heykelinin önünde durup fotoğraf çekebilebiliyorsunuz. Ziyaretçiler, Atatürk'ün hayatının erken dönemlerine dair benzersiz bir bakış açısı elde ederken, tarihlede iç içe geçmiş bir atmosferde dolaşıyorlar.
Selanik’te kısa bir kent turundan sonra yolculuğumuz gece konaklayacağımız Bulgaristan Sofya’daki otele doğru devam etti.
Oteldeki konaklamamızın ardından geziye karlı bir Sofya sabahı ile başladık. İlk durağımız Sofyanın sembolü haline gelen Alexander Nevsky Katedrali oldu. Bu muazzam katedral, Slav Ortodoks Kilisesi'nin en büyük katedrali. 20. yüzyılın başlarında yapılan bu etkileyici yapı, mimarisi ve iç süslemeleriyle dikkat çekiyor. İçeride resim çekmek yasak olduğu için sadece dışarıdan fotoğraflama imkanımız oldu. (Resim çekmek isteyenler 30 Leva karşılığında çekebiliyorlar.)
Daha sonrasında Ayasofya (Kutsal Bilgelik) ismiyle bilinen ikinci bir kilise ile devam ettik. Sofyanın merkez meydanında kent turumuzu tamamladıktan sonra Plovdiv şehrine doğru yola çıktık.
Plovdiv'in eski sokaklarında dolaşmak ise adeta bir zaman makinesine binmek gibiydi. Antik tiyatrolar, çağlar ötesinden gelen taş yapılar, bize bu şehrin tarihine dokunma fırsatı sundu. Anadolu'nun derin izlerini taşıyan Plovdiv, Türk kültürünün Avrupa'nın kalbinde nasıl kök saldığını görmek adına büyüleyici bir nokta.
Anadolu'nun mirası, Avrupa'nın tarihine dokunduğunda ortaya çıkan bu benzersiz deneyimi paylaşmak, unutulmaz bir öğretmenler günü hediyesi oldu.
Bize bu deneyimi yaşattığı için Tekirdağ Batı Trakya Gazeteciler Derneği Başkanı Necmi Işıksal’a gönülden teşekkür ediyorum.